A. ZAMANAŞIMI

Hukuk sistemimizde zamanaşımı, bir alacağın süresi içerisinde hak sahiplerince ileri sürülmemesi halinde alacak hakkının dava hakkından mahrum kalmasıdır. Yani başka bir deyişle kanunda kesin olarak belirtilen süre içerisinde talep edilmeyen alacak “eksik borç” statüsüne dönüşecek ve hukuki yollardan talep edilemez olacaktır. Zamanaşımı def’i ileri sürülmedikçe, hakim kendiliğinden zamanaşımı konusunda karar veremeyecektir. Yargıtay ve doktrinde, zamanaşımı def’i savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında değerlendirilmektedir. Bu nedenle bu def’i muhakkak dilekçeler teatisi aşamasında ileri sürülmelidir.

B. ZAMANAŞIMI SÜRELERİ

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu gereği genel zamanaşımı süresi 10 yıldır. Kanunlarda özel olarak belirtilmediği müddetçe bir alacak için 10 yıllık zamanaşımı uygulanır. 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca İş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun, yıllık izin ücreti, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, iş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat ve ücret alacaklarında zamanaşımı süresi 5 yıldır. İş kanununda özel olarak belirtilmeyen alacaklar Türk Borçlar Kanunu’ndaki genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık süreye tabidirler. Örneğin İş Kanunu 31/4. Maddesi uyarınca talep edilen tazminatlar, işçinin işverene verdiği zararlar nedeniyle açılacak tazminat davaları 10 yıllık zamanaşımına tabidirler.

C. ZAMANAŞIMININ BAŞLAMASI

Kural olarak zamanaşımı süresi alacağın muaccel olduğu tarihte başlar. Yıllık izin ücreti, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte muaccel olduğundan zamanaşımı bu tarihten itibaren başlamaktadır. Ancak ücret alacağı, fazla mesai alacağı, hafta tatili ücreti alacağı UGBT alacağı gibi alacaklar hangi ayda muaccel oldu ise zamanaşımı süresi o ayda işlemeye başlayacaktır.

D. ZAMANAŞIMININ KESİLMESİ

Hukukumuzda sınırlı olarak belirtilen durumlarda zamanaşımı kesilmesi mümkündür. Zamanaşımı kesilmesi demek sürenin baştan başlaması demektir. Borçlunun borcunu ikrar etmesi durumunda zamanaşımı kesilir. Borçlu borcunu açık şekilde ikrar edeceği gibi zımnen de ikrar edebilir. Alacaklının alacağını tahsil etmek amacıyla mahkemeye veya hakeme dava veya def’i yoluyla müracaat etmesi, icra takibinde bulunması veya iflas masasına başvurması halinde zamanaşımı kesilir. Noter aracılığıyla ihtarname gönderilmesi zamanaşımını kesmez. Zamanaşımı müteselsil borçlulardan veya bölünemeyen borcun borçlularından birine karşı kesilince, diğerlerine karşı da kesilmiş olur. Zamanaşımı asıl borçluya karşı kesilince, kefile karşı da kesilmiş olur. Ancak zamanaşımı kefile karşı kesilince, asıl borçluya karşı kesilmiş olmaz

E. ZAMANAŞIMINDAN FERAGAT

Türk Borçlar Kanunu 160. Maddesinde zamanaşımından feragat düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, zamanaşımından önceden feragat edilemez. Önceden feragatten amaç, sözleşme yapılmadan önce veya yapılırken vaki feragattir. Oysa daha sonra vazgeçmenin geçersiz sayılacağına ilişkin yasada herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. O nedenle borç zamanaşımına uğradıktan sonra borçlu zamanaşımı defini ileri sürmekten feragat edebilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.